Aşırı tüketime dayalı bugünkü yaşam şeklimiz nedeniyle ortaya çıkan doğa yıkımı, geri dönüşü olmayan bir noktaya doğru hızla ilerliyor.
İklim değişikliğinin de etkisiyle yağışların düzensizleşmesi, zaman zaman yaşanan kuraklıklar ve artan buharlaşma, sulak alanları, dereleri, gölleri, ormanları, meraları, su kenarı eko sistemlerini ve denizleri etkiliyor. Buralarda yaşayan canlıların yaşamını tehlikeye sokuyor. Yanlış ve amaç dışı arazi kullanımı, HES’ler, ormanların tahrip olması, bilinçsiz ve aşırı su tüketimi, çarpık kentleşme, kömürlü termik santraller, su kirliliği, su tüketimi fazla olan sanayi sektörleri gibi birçok faktör de su sorununu derinleştiriyor.
Dereler, göller ve sulak alanlar tamamen kurumasa dahi azalan su seviyeleri nedeniyle suyun sıcaklığı, oksijen miktarı gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerini değiştiriyor ve su kalitesindeki bu değişimler dahi su canlılarının ölmesi ya da nesillerinin tükenmesine neden oluyor. Sadece su canlılarını değil, besin ve su ihtiyacı için sulak alanları kullanan kuşlar başta olmak üzere memeliler ve diğer omurgalı-omurgasız türlerin de susuz kalmasına yol açıyor.
Kuraklık orman ekosistemlerinde ağaç ve bitkilerin ölmesi, büyümelerinin yavaşlaması, bazı türlerin yok olması, genetik çeşitliliğinin azalması ya da orman yangınlarının artması şeklinde kendini gösteriyor. Ormanlardaki ağaçların çap ve büyümelerinin azalmasına, böylece atmosferden alarak fotosentezle bitkisel kütlede depoladıkları karbon miktarının da azalmasına neden oluyor.
Doğal dengenin bozulması ile, zamanla artan sıcaklıklar, hava düzenlerini değiştiriyor, sel ve kuraklık gibi tehlikelerle ilişkili olağanüstü hava ve iklim olaylarının daha sık ve yoğun biçimde yaşanmaya başlayacağı ortamı oluşturuyor. Çöller genişliyor, tarım alanları azalıyor.
Doğa, verdiğimiz zararı artık onaramıyor ve doğayla birlikte uyumlu bir yaşamı seçmediğimizde, tüm canlılarla birlikte insan neslinin de sonunu hazırlıyoruz.
Şunu unutmayalım ki; her şey bittiğinde uzun da sürse doğa kendisini yenileyebilir. Ya bizler ???
Kadın Fotoğrafçılar Derneği’nin hazırladığı, editörlüğünü Esin Koç’un yaptığı ‘’Doğa’nın Çığlığı’’ Sergisi konuyu farklı tarzlarda yorumlayan 22 kadın fotoğrafçının çalışmalarından oluşuyor.
Sergide çalışmaları bulunan fotoğrafçılar;
Aylin Erözcan, Ayşenur Ulucak, Bige Baykoca Süslü, Derya Çığır Dikyol, Derya Yazar Atasver, Eda Arısoy, Esin Koç, Fethiye Gül Aytekin, Gökçe Çalın, Gülizar Aktaş, Gülsüm Aslan, Hatice Seyfioğlu Çelik, İlke Coşkuner, Meliha Coşkun, Nilgün Şahinkaya, Özlem Günel, Serra Mübeccel Gültürk, Serpil Güçlü, Şafak Hacaloğlu, Yasemin Macar, Zeliha Çengerme, Zülfiye Dolu
留言